• https://www.facebook.com/groups/164183427407945/

KÖYÜMÜZÜN EN GENİŞ TANITIMI

KARAMAN'LI BİR ARAŞTIRMACI OLAN UĞUR ERKAN TÜM KARAMAN KÖYLERİ İLE BİRLİKTE KÖYÜMÜZÜ DE AYRINTILI BİR ŞEKİLDE TANITIYOR.

Karaman’ın 44 km güneydoğusunda kalan köy, Karaçayır Deresi’nin bulunduğu boğazda kurulmuştur.

Köy, Karaman’ın köyleri içinde en geniş araziye sahip köylerinden birisidir.

Dereköy’deki (Fisandon) baraj, adını bu köyden almaktadır.

37° 1′ 25,9104” kuzey ve 33° 28′ 13,8396” doğu koordinatlarında olan köyün genel yapısı dağlıktır.

Köyün rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1.552 m’dir.

Karaman’ın merkez ilçesine bağlı Akpınar (Dağa), Gülkaya (Gödetağini), Paşabağı (Göves), Yeşildere (İbrala), Çimenkuyu, Güçler, Taşkale (Kızıllar) köyleriyle; Mersin’in Silifke ilçesi, Mersin’in Mut ilçesine bağlı Eleksi ve Güme köyleri ile çevrelenmiştir.

Köy merkezine 8 km’den yakın 3 köy bulunmaktadır. Akpınar (Dağa) 4,87 km, Çimenkuyu 5,3 km ve Gülkaya (Gödetağını) 7,51 km’dir.

XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazası’nda yerleşme ve nüfusu araştıran Osman GÜMÜŞÇÜ, “Gödet” isminin Türkçe olmadığını kaydetmektedir.

GÜMÜŞÇÜ, bu adın Roma-Bizans dönemi veya daha önceki dönemlerden beri tekrarlandığının unutulmaması gerektiğini ifade etmiştir.

“Gödet” isminin İslâmlık’tan önceki çağlar medeniyeti şehirlerinden birinin adının az çok tahrife uğramış şekli olabileceği ağırlık kazanmaktadır.

Köy, Antik çağda Laranda ve Toroslar üzerinden Silifke’ye, Laranda-Fisandon hattından Klaudiopolis’e (Mut) uzanan geçiş noktası üzerinde bulunmaktadır.

İngiliz Seyyâh Edwin John DAVIS (1826-1901), 21 Haziran 1875 tarihinde Gödet’ten geçmiş, ama buradaki mağaralardan bahsetmemiştir (DAVİS 1879, 314 vd.).

Karadağ ve Binbirkilise konusunda bugüne kadar yapılmış en detaylı araştırmayı yapan Semayi EYİCE, bu araştırmayı 1968 yılında Gödet’i de içine alarak genişletmiştir.

Karaman-Mut-Silifke devlet yolu açılmadan önce kullanılan ve İpek Yolu’nun bir parçası olan tarihî Mara Yolu köyün sınırlarından geçmektedir.

Köyün girişinde ve yolun hemen kuzey yamaçlarında yer alan Hristiyanlık dönemi kaya yerleşmeleri köylüler tarafından konut, depo, ağıl ve samanlık gibi değişik amaçlarla kullanılmaktadır. Burası yol yapımı esnasında tahribat görmüştür. Bu kaya yerleşimlerinde yer yer kırmızı kök boyayla yazılmış graffitolara rastlanmaktadır. Kaya mekânlarından birisinde yağmur sularını tahliye etmek için yapılmış kanalcıklar dikkat çekicidir. Mihrap niş içerisine yerleştirilen bir kaya mezarı bulunmaktadır.

Söğütçük mevkiindeki yer alan kaya kilisenin giriş kapısı mihrap nişle bezenmiştir. Köye yakın olması nedeniyle fazla tahrip olmamıştır. Kilisenin bulunduğu kayalığın uç kısmına doğru oygu tekne mezar bulunmaktadır.

Köyün 2 km doğusunda yer alan Pamukini mevkiinde antik  yerleşime dair izlere rastlanmaktadır. Yer yer kaya kesme oygulara rastlanmaktadır.

Gödet Çayı’nın kuzey yamacıda bulunan Tekneli (Devrent) mevkiinde oygu mezar dikkati çekmektedir. Aynı yerde halk arasında “Taş Kilise” denilen küçük bir şapel yer almaktadır. Şapelin girişinin karşısında yan yana üç niş bulunmaktadır.

Benzerlerine Bayat, Handap ve Gömbes mevkiilerinde de rastlanılan bir başka kaya kilisesi de köylüler tarafından “Yazılı Kilise” olarak adlandırılmaktadır.

Köyün bulunduğu yer, 600-700 ila bin yıla yakın bir tarihi geçmişe sahiptir. Dığrak denilen mevkii de hâlen kalıntılar bulunmaktadır. Buralara halen “Camialtı” ve “Hamamınaltı” denilmektedir.

Köyün 3 km doğusunda, Gödet Çayı’nın güney yamacında Yabangülü (Ernek) mevkiinde Manazan benzeri-Bizans döneminde 5-6. yüzyıldan itibaren oyulmuş, kullanılmış olarak değerlendirilebilir- bir kaya yerleşmesi yer almaktadır. Burası köylüler tarafından “kale” veya “hisar” olarak adlandırılmaktadır. Bu kaya yerleşmelerinde mezar ve kilise olarak kullanılan ve bazısı henüz tamamlanmamış çok sayıda kaya oymaları görülmektedir.

Yaya olarak bir patikadan tırmanılarak çıkılan kaya yerleşmesinin aşağıdan çok güzel görünümü vardır. Tam büyük mağara topluluğunun eteğinde güzel bir kaynak akar. Belki mağaranın derinliğinde evvelce bu kaynağın bir kolu burada yaşayanların su ihtiyacını karşılıyordu. Kaya yerleşmelerinin önünde zaman zaman meydana gelen kopmalar nedeniyle, mekânların bazılarında ön taraf moloz taş örgülü duvarlarla kapatılmıştır. Bu bölüm önünün örme bir duvarla kapatılarak sur oluşturulduğu kalan duvar izlerinden anlaşılmaktadır. 7/8 kat halindeki bu büyük mağara (apartman) iki yanında mağaralar 2-3 kat halinde uzanmaktadır. Kaya yerleşmelerinin içerisinde tahıl ambarları, kaya mezarları ve birbirlerine dehlizlerle bağlı meskenler vardır.

Yabangülü kaya yerleşmelerinin bulunduğu kayalıkların tam karşısında Gödet Çayı’nın kuzey yamaçlarında yer alan kayalıklar da benzer şekilli mekânlarla kaplıdır. Daha mütevazı olan bu kaya oymaları da yerleşme ve depo olarak kullanılmış olmalıdır.

Köyün 4 km güneyinde muhtemelen Erken Hristiyanlık dönemine ait çok sayıda irili ufaklı kilise benzeri yapılar görülmektedir.

Köyün Kabaklık mevkiinde küçük bir ana kayanın batı cephesine açılmış olan kaya mezarı üçgen alınlıklı örneklerini hatırlatmaktadır. Bölge için ünik olan bu mezarın cephe bakımından benzerlerine Ermenek ve Işıklı yerleşmelerinde rastlanmaktadır. Sanatkârının Papias sülâlesinden bir sanatkârın yapmış olduğu sanılmaktadır (Losta ve Madenşehir’deki mezar kitâbelerinde bu isme rastlanmaktadır).

Köyün güneyinde “Çevlik” adı verilen tepede geniş bir alana yayılan kalıntılar, yoğun tahribat nedeniyle günümüze kadar ulaşmamıştır.

Köyün Akkilise mevkiinde yumuşak ana kayaya açılmış fakat çoğunluğu deforme olmuş bir çok oygu tekne mezar tespit edilmiştir.

Şifalı Su; köyün yaklaşık 15 km doğusundadır. Kalıntılar sahası üzerinde Eski Mara yolundaki Sandal Köprü’nün inşa edilmiş olduğu derenin batı yamaçlarında yer almaktadır. Oldukça geniş bir alana yayılmış kalıntılar sahasında çok sayıda yapının temel izleri fark edilmektedir. Bu sahanın Roma-Bizans dönemi yerleşimi olduğu anlaşılmaktadır.

Köyün buluntuları; pişmiş topraktan yapılmış ve muhtemelen Roma Dönemi’ne ait olan insan figürünün başı (Envanter No: A.4622) ve boğa başı kabartmasıdır (Envanter No: A.4624). Bunlar Karaman Müzesi’nde sergilenmektedir.

Karamanoğulları büyüklerinden Emineddin Gündoğdu ve kız kardeşi Selimiye Şah Hatun’un Karaman’da kurdukları pek çok dinî, kültürel ve sosyal kuruluşlara gelir sağlamak için vakfettikleri hanlar, hamamlar, değirmenler ve tarlalar arasında Gödet Köyü’ndeki pek çok tarla bahçe ve değirmen de bulunmaktadır.

Bunun yanı sıra Karaman’daki Sultan Câmii’ne -ki bu camii şimdiki hastanenin bulunduğu yerdeki büyük camii olmalıdır- Gödet Köyü’ndeki bir bağda bu camiye vakfedilmiştir.

Köy; Gödet Karyesi (Başbakanlık Osmânlı Arşivi, H. 906/ M.1500 yılı Mufassal Tahrir Defteri (TT 40), sayfa 918’de; H. 948/ M. 1541 yılı Mufassal Tahrir Defteri (TT 415), sayfa 133’de ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi, H. 992/ M. 1584 yılı Mufassal Tahrir Defteri (TK 113), sayfa 162 a’da) olarak geçmektedir.

Göded, XVI. yüzyılda Lârende Nâhiyesi’ne bağlı bir karye (köy) idi. H. 924/ M. 1518’de 30 hâne ve 45 Müslüman neferden oluşuyordu. Karyenin vergi hâsılı (geliri) 3.242 akçe idi. Köyün Arpayarısı adındaki mezrasının vergi hâsılı ise 500 akçe idi.

Köyün H. 926-967/ M. 1520-1560 yılları arasında saptanmış olan il yazıcı defterinde 13 hâne ve 48 nüfusu olduğu kayıtlıdır.

Köy H. 935/ M. 1529’da 33 hâne ve 49 Müslüman neferden oluşuyordu. Karyenin vergi hâsılı (geliri) 2.932 akçe idi. Arpayarısı adındaki mezrasının vergi hâsılı ise 500 akçe idi.

H. 988-998/ M. 1580-1590 yılları arasındaki saptamaya göre de köyün nüfusu 288 kişidir. O çağda 7.392 akçelik timarı da Karaman Kal’ası dizdarı, kethüdası ve 38 müstahfızının harcamalarına ayrılmıştı (Kanunî devrine ait İl Yazıcı defteri, defter nu: 387, s. 115).

Köy H. 992/ M. 1584’de 284 Müslüman neferden oluşuyordu. Karyenin vergi hâsılı (geliri) 6.000 akçe idi. Köyden 10 neferin Lârende’ye (Karaman) göçtüğü kaydı bulunmaktadır.

Payitaht’tan Karaman Kadılığı’na gönderilen H. 8 Rabiülahir 985/ M. 25 Haziran 1577 tarihli bir fermanda; Gödet Köyü’nden birkaç yaramaz kişinin Musa Hoca adındaki bir müderrisin yolunu keserek, hocaya eziyet ederek yaraladıkları, bu suçu işleyenlerin Kıbrıs Adası’na sürgün edilmeleri yazılıdır.

Köyde Emir Musa Külliyesi’ne ait bir bağ ile Karaağaç yeri adıyla anılan vakıf mülkü bulunuyordu.

H. 1256/ M. 1840 yılı temettü’ât defterinde Gödet için, “Eminler hâssı mukataası” ifadesi kullanılmıştır.

48 hâneye malik Gödet’te; 3 adet esb (at), 249 adet ganem (koyun), 114 adet toklu, 2 adet inek düğesi, 34 adet inek, 10 adet tanalı inek, 257 adet keçi, 78 adet oğlak, 5 adet kısrak-bargir, 1 adet kısrak, 1 adet taylı kısrak, 39a adet merkeb, 3 adet sıpalı merkeb, 72 adet öküz, 6 adet tana, 3 adet tay, 97 adet zenbûr (arı) kovanı, 1 dönüm asiyâb (değirmen) hissesi, 5,5 dönüm bağ, 20 dönüm alâ tarla, 390,5 dönüm edn3a tarla, 158,5 dönüm hâlî tarla ve 252 dönüm mezru tarla kayıtlıdır.

Karyenin emlâk kıymeti 2.571 kuruş, hayvân kıymeti 23.569 kuruş, temettü’âtı 10.830, yekûnu 36.970 kuruş, hâne başı ortalama gelir 770 kuruş ve tekâlifi 2.895 kuruştur (Başbakanlın Osmânlı Arşivi, ML. VRD. TMT. Defter nu: 10442, s. 42-48).

H. 10 Muharrem 1324/ 6 Mart 1906 tarihli vasi tayini davasında Gödetli İbrâhim Efendi bin Mehmed ile eşi Halîme bint-i Velî ve çocukları Ahmed, Abdülkâdir ve Âyşe’nin isimleri geçmektedir (319 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili, nu: 110, s. 69/2)

Gödet Karyesi’nden Âyşe bint-i Îsâ ile Hüseyin bin Hüseyin’in R. 12 Kanunuevvel 1314/ M. 24 Aralık 1898 tarihinde nikâhlandıkları kayıtlıdır (323 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili, nu: 285, s. 31)

H. 1 Şaban 1317/ M. 5 Aralık 1899 tarihinde Gödet Karyesi’nden Zeynep bint-i Hâcı Bekir ile Ahmed bin Alî’nin nikâh akdine rastlanmaktadır (323 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili, nu: 216, s. 44)

Sapancalı Muallim H. Hüseyin Bey (SAVAŞÇIN soyadını almıştır, R. 1309/ M. 1893, Sapancalı, Sakarya-1958, ?), R. 1338/ M. 1922 yılında kaleme aldığı “Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi” isimli kitabında, İbrala Nâhiyesi’ne tabi Gödet Köyü’nün, Merkez Kazâ’ya 6 saat mesâfede olduğu kaydetmiştir.

1928 yılında eski Türkçe alfabe ile yayınlanan “Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları” isimli kitapta Gödet Köyü; Konya Vilayeti, Karaman Kazası, İbrala Nâhiyesi köyleri arasında zikredilmiş ve eski Türkçe harfler ile “كودت”, Lâtin harfleriyle “Gueudete” şeklinde ifade edilmiştir.

Bu yöreye gelen Türkmen aşiretlerinin “Ballıgödet” denilen yere yerleşmişlerse de bir zaman sonra “Camialtı’na taşınmışlardır. Fakat burada fazla barınamayıp, köyün karşısında “Tahranağası” mevkiine yerleşmişlerdir. Burasının kuzeye karşı ve çok soğuk olması nedeniyle burada da barınamayarak şimdiki köyün olduğu yere yerleşiyorlar.

Köyün “Gödet” olan ismi, 1962 yılında Türkçe olmadığı gerekçesiyle “Güldere” olarak değiştirilmiştir. Aynı şekilde adında “Gödet” kelimesi bulunan “Gödetağını Köyü”nün adı da “Gülkaya” olarak değiştirilmiştir.

Gödet isminde Türkiye’nin başka bir yerinde yerleşim yeri adı olarak rastlanmamaktadır.

Köy, 1965 yılına kadar İbrala Nâhiyesi’ne bağlı idi. Bu tarihten sonra Merkez Bucağına bağlanmıştır.

15 Haziran 1989 tarihinde kabul edilen 3578 sayılı 4 il ve 5 ilçe Kurulması Hakkında Kanun ile köy, Karaman İli, Merkez İlçe, Merkez Bucağı’na bağlanmıştır (21 Haziran 1989 tarihli ve 20202 sayılı Resmî Gazete).

Köyden başka “Güldere” isminde Düzce-Merkez’e bağlı bir köy bulunmaktadır.

Samsun; Çarşamba ve Vezirköprü ile Zonguldak-Ereğli ilçe merkezlerine bağlı mahalllerin ismi “Güldere”dir.

Tokat-Erbaa Gökal Köyü’nün bağlısı “Güldere” ismini taşımaktadır.

Nüfus bakımından merkez ilçenin büyük köylerindendir.

Köy, H. 924/ M. 1518’de 30 hâne ve 45 Müslüman neferden oluşuyordu.

H. 935/ M. 1529 yılında 33 hâne ve 49 Müslüman neferden oluşuyordu.

Köy, H. 992/ M. 1584’de 284 Müslüman neferden oluşuyordu.

Köyün nüfusu H. 1256/ M. 1840 yılı temettü’ât defterinde 48 hâne ve 126 erkek kayıtlıdır. Bu defterler vergi için tutulduğundan sadece hane reisi olarak erkekler kayıtlıdır. Buna göre nüfusunun 252-288 arasında olduğu tahmin edilmektedir.

H. 1312/ M. 1896 yılı Konya Vilâyeti Sâlnâmesi’nde (İl Yıllığı), 57 hâne ve 301 kişi kayıtlıdır.

R. 1320/ M. 1904 yılı genel nüfus kütüğü yazımına 490 kişidir.

Sapancalı Muallim H. Hüseyin Bey, R. 1338/ M. 1922 yılında köyün nüfusunu 76 hâne ve 380 kişi olarak kaydetmiştir.

R. 1341/ M. 1925 yılında yapılan mebus (milletvekili) seçimi için hazırlanan genel nüfus kütüğüne göre 506 kişi olarak tespit edilmiştir.

Köy, 1935’de 612, 1940’da 701, 1945’de 665, 1950’de 726, 1955’de 773, 1960’da 920, 1965’de 1.008, 1970’de 991, 1975’de 1.026, 1980’de 881, 1985’de 973, 1990’da 806 ve 2000’de 673 kişi olarak sayılmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2007 yılında geçilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre köyün nüfusu 735 kişidir.

2008’de 735, 2009’de 716, 2010’de 658, 2011’de 673, 2012’de 677, 2013’de 656, 2014’de 661, 2015’de 665 ve 2016’da 685 kişi olarak tespit edilmiştir.

448 seçmeni olan Güldere Köyü’nde 1 Kasım 2015 günü yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nde 403 seçmen 1364 ve 1365 numaralı sandıklarda oy kullanmıştır. 392 oy geçerli sayılırken, 11 oy geçersiz sayılmıştır.

Güldereliler 303 oyla en fazla AK Parti’yi tercih etmiştir. MHP 40 oy ve CHP 34 oy almıştır. HDP’ye ise hiç oy çıkmamıştır.

Köy nüfusuna kayıtlı ailelerin soyadları; Akalı,Akdağ, Akdeniz, Akgün, Akın,Akova, Akmaya, Akgöz, Aköz, Aksay, Aksoy, Aksüt, Aktaş, Aktuğ, Akyayla, Akyüz, Altınbaş, Altıntaş, Arı, Aybaş, Bender, Bilekyiğit, Çelik, Çiçek, Demir, Demircan, Er, Eryiğit, Genç, Gençbay Gençer, Gençerdem, Gençyiğit, Güncan, Karacan, Kartop, Kayhan, Kolyiğit, Oğuzcan, Oğuzyiğit, Olgungün, Özer, Özbay, Özkal, Özkan, Özkaya, Özsoy, Öztürk, Soyyiğit, Şimşek,Tancan, Tekin, Tekinbaş,Yardımsever, Yıldızbaş, Yılmaz, Yiğittop ve Yönbay’dır.

Köyün Muhtarı Ramazan AKÖZ’dür (irtibat numarası: 0531 296 9940).

Köyün azaları; Benan ERYİĞİT, Mehmet ALTINTAŞ,Murat AKYAYLA, Alaattin ÖZTÜRK, Mustafa DEMİR, İsa AKALI, Mesut KARTOP ve Ömer ÖZKAL’dır.

Köyün eski muhtarları; Kani ÖZBAY (2009-2014), İbrahim ÖZKAL (2004-2009), Recep ALTINTAŞ (2002-2004), Rasim ÖZBAY (2002), İbrahim ÖZKAL (1999-2002), Ethem ÖZKAL (1994-1999), Emin ALTINTAŞ (1989-1994), Kazım AKSAY (1987-1989), İsa ERYİĞİT (1984-1987), Y. Alparslan KAYHAN (1975-1984), İsa ERYİĞİT (1973-1974), Duran TEKİNBAŞ (1971-1973), Abdurrahman ÖZTÜRK (1970-1971), Hüseyin AKSAY (1968-1969), Mahmut KARTOP (1963-1968), İbrahim ÖZKAL (1957-1961), Abdullah YILMAZ (1954-1956), Hüseyin AKSÜT (1950-1954), Yahya YİĞİTTOP (1948-1950), Ömer ÖZTÜRK (1947-1948) ve Hüseyin DEMİR’dir (1942-1943).

Köyün iklimi, karasal iklimi etki alanı içerisindedir. Konya kapalı havzasının güneyinde bulunup, dağlık bir yapıya sahiptir. Bu sebeple az yağış almaktadır. Köyde yağışlı mevsim ilkbahar ve kış’tır. Sıcaklık kış aylarında -15 °C’ye kadar düşer yaz mevsimi ortalama sıcaklığı 38 °C’dir. Yıllık yağış miktarı 300–450 mm arasında değişmektedir.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde nohut başta olmak üzere arpa, buğday, yonca, kavak, ceviz, patates, korunga, Macar fiği, elma ve sebze yetiştirilmektedir.

2,47 dekar alan nadasa bırakılmaktadır.

Köyün 152 adet büyükbaş hayvan ve 8.732 adet küçükbaş hayvan varlığı bulunmaktadır. Küçükbaş hayvan varlığının 7.841 adedi koyun, 891 adedi keçiden oluşmaktadır.

Köyde sabit arıcılık yapan, 3 işletmede toplam 240 arı kovanı mevcuttur. Gezgin arıcıların 2.000-3.000 adet arılı kovan konaklamaktadır.

Köyün arazi kadastrosu 31.05.1996 tarihinde kesinleşmiştir. 596.362,5759 hektar mera varlığı bulunmaktadır.

Orman kadastrosu 21.08.1996 tarihinde ilan edilmiştir. Köyün 2482,1192 hektar orman varlığı bulunmaktadır. Karasal iklim step türü bitki topluluğunu oraya çıkarmıştır. Bilindiği üzere step bitki örtüsü ilkbaharda yeşeren yazın kuruyan otsu bitki örtüsüdür. Güneyinde meşelik ve fundalıklar vardır. Vadi tabanında söğüt, kavak, ceviz ve meyve ağaçları vardır.

Köyün mevkileri; Ağındarı, Ahırlar, Akçapınar, Alyaka, Araburun, Ardıçlıtepe, Arpayarısı, Arpalık, Ballıgödet, Bayat, Bozdağ, Bük, Büyükgüney, Cevizarası, Cırlavık, Çakmakkırı, Çatalca, Çeşmebeleni, Çeştepe, Çökelez, Çökelezbaşı, Dedeninboynu, Delihüseyin, Dığrak, Elmalı, Ernek, Gelemiş, Gevreçalı, Gödetçalı, Göndere, Kadınçalı, Kalcaaltı, Kalealtı, Karaçadır, Karaçayır, Karasu, Karşıyaka, Kavakalanı, Kavalı, Keklicek, Ketenlik, Kızılkurtlu, Kızılkuyu, Kocaçayır, Koru, Kovalı, Köyiçi, Köyönü, Kuyulukoyak, Orlavık, Sazakayağı, Toras, Zeynebeli ve Zindanlı’dır.

Köyde, ilkokul 1940 yılından itibaren hizmet vermektedir. Toplam derslik sayısı 5 olup, 72 öğrenci öğrenim görmektedir.

Köyün silinmeyen simalarından birisi Gödetli Ali Hoca’dır (R. 1301/ M. 1885- 15 Kasım 1972). Gödetli Ali Hoca, Karaman’ın bölge fetva emini idi.

“Gödetli Bayram Hoca” olarak anılan Mustafa KAYHAN (R. 1314/ M. 1898- 8 Temmuz 1986); Konya ve Alanya medreselerinde tahsil görmüştür. Bilumum köylerde imâm-hatiplik yapan Bayram Hoca, çok sayıda hafız yetiştirmiştir.

Gödetli Bayram Hoca’nın oğlu Hafız Musa KAYHAN (12 Ocak 1937-24 Mart 1989), 25 yıl Diyanette görev almıştır. 6 nesil (Muhammed Mustafa, Hâcı Molla Mehmed, Gürul Fakı, Haceli Fakı, Nebi Hoca ve Bayram Hoca) öncesi hafız olan ailenin evlâdı olan Hafız Musa KAYHAN’ın bir evlâdı  halen Araboğlu camiinde imam hatiplik  yapan İskender Kayhan'dır.Bir oğluda hafız çıkmıştır.

İki adet su değirmeni olan köy, bölgenin bir zamanlar merkezi olup, seksenli yıllara kadar çevre köylerin (Güme, Eleksi, Çivi, Çimenkuyu, Gödetağini, Akpınar, Paşabağı vs.) özellikle buğdaylarını öğütmek için ziyaret etmek zorunda oldukları bir yer idi. Değirmenin biri devre dışı kalmakla birlikte diğeri hâlen hizmet vermektedir.

Şifalı suyun daha iyi kullanılabilmesi için İl Özel İdaresi ve Karaman Belediyesi’nin katkıları ile çeşme, tuvalet, banyo ve mescit yapımı gerçekleştirilmiştir.

Özellikle yaz aylarında bu şifalı suyu değişik hastalıkların tedavisi için kullananlar yoğun olarak ziyaret etmektedirler. Bu suyun böbrek taşları ve rahatsızlıkları, mide, bağırsak rahatsızlıkları, değişik cilt rahatsızlıklarına iyi geldiği söylenmektedir.

Karaman’ın yakın tarihteki kültürü ve geleneklerini araştıran Ahmet Talat DURU, Gödet Köyü düğününü şu şekilde aktarmaktadır:

“Köyde düğün bayrağı çarşamba günü dikilir. Düğün sahibi bir kaba bal, helva gibi biraz tatlı koyup, yanına bayraktarı yiğitbaşıyı (sağdıç) da alıp, hocanın evine gider. Bayrak ve düğün duasını yaptırır. Dışarıda bekleyen kalabalık duadan sonra önde hoca düğün sahibi, bayraktar ve yiğitbaşı düğün evine gelirler. Bayraktar bayrağı direği çekip, en üstüne nar, yoksa bir baş soğan bağlar. Bu sırada silahlı patlar ve şenlikler olmaktadır.

Gençler köyün soku taşında keşkek döver. Sarı Ese denilen bir oyuncu canavar düzünerek, ortaya gelir, elini gözünü karaladıktan sonra muhtelif yerlerine koyun çanı takar. Ortada canavarla koyun oyunu yapılırken kenarda eli sopalı bir kaç kişi var kuvveti ile vurunca “güm güm” diye acayip sesler çıkar. Sopayı yiyen Sarı Ese, var kuvvetiyle “yandım Allah!” diye avaz avaz bağırır. Gençlerin bir kısmı ava, bir kısmı da 8-10 eşek alarak oduna giderler. Gelen odunun bir kısmını oğlan evine, bir kısmını da kız evi yıkılır. Odunculara çorap, mendil,  atkı gibi hediyeler verirler.

Bu arada güreşçiler çağırılır. Bir zamanların iki kuvvetli adamı ve yörelerin eşraflarından Gödetli Çolak Süslü ve Barutkavuranlı Ali Rıza Hoca’nın güreşleri hâlâ dillerinde ikisi de saatlerce güreşirler ya berabere kalırlar ya da biri zorla galip gelir.

Güreşler yapıladursun kadınların düğün alayına gelini getirmek için biri içeri bir dışarı çıkmaya başlarlar. En nihayet gelinin ayakkabısı kapı önüne koyulunca Mehmet isminde bir çocuk ayakkabının içine bozuk para koyar (İsmi Mehmet olmak şartıyla kim olsa fark etmez). Yüzü kırmızı renkten peçeli kadınlar ve gelin oğlan evine varınca silâh sesleri arasında coşkulu bir şekilde karşılanır. Köyün ileri gelenleri toplanıp yaptıkları hayır duasından sonra kaynata gelinin peçesini kandırıp eve davet eder. Gelin aldırmayınca kaynata hediyeler verip, gelini memnun etmeye çalışır. Derken bir ses yükselir: “Ciritçiler, ciritçiler, atları mektebin önünde düzlüğe sürün değnek oynanacak.”

Bu sesin sahibi köyün hocası Ali Hoca’dır. Atı çok sevip, bütün servetini at için feda ederdi. Sesini duyan ciritçiler atlarına atlayıp düze doğru gitmeye başlar. En öndeki atlı büyükçe bir bayrağı taşıyarak, başı çeker. Davullar vurulur ve silah sesleri arasında köylü ve civardan gelen kalabalık, atları takip eder.

Atlılar arasında kimler yok ki; Barutkavuranlı Deli Mustafâ, Sarıkayalı Deli Halil, Gümeli Tıraş Ali, övesli Memişin Hasan, Gödetli Gök Hüseyin, Hâcı Mehmed’in İbrâhim, Gödetli Çolak Süllü, Gödetli Hayta Hasan ve daha birçokları.

Mektebin düzlüğünde atları iki takıma ayrılıp, cirite başlarlar. Ata oyunumuzu oynarken kendilerinden geçip akşam karanlığının farkında olmadan “haydaa yaşşa helâl olsun” naraları arasında coşarlar. Ciritçileri bir ses durdurur: “Tamammm” bu ses Ali Hoca’nın sesidir. Dağılan kalabalık toplu halde düğüne giderek, bayrağı indiriler. Böylece köy düğünü de bitmiş olur.”

DURU, köyün giyimini Akpınar (Dağa), Gülkaya (Gödetağını), Eleksi ve Çivi civarına benzetmektedir.

“Kadınlar başlarına yüzkırk değirmi humayın veya astardan örtü alırlar. Yalnız örtüleri gelişigüzel değil de usulüne göre iyi bir görünüm arz edecek şekilde bağlarlar. Elbise olarak 5 m pazen veya basmadan etekleri geniş ve uzun entari giyerler, ceket olarak da kendilerinden yünden eğirip ördükleri ekseriyetle kırmızı yeşil mor renkli fırapan görünüşlü örgüleri giyerler. Entarinin altına iki buçuk metre pazenden dizlik yapılır. Bellerine yüzon cm’lik Horasan veya kişmir kuşak takılır.”

Köyün evleri yüksek plato köylerinde olduğu gibi taş meskenler hâkimdir.

Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup, köy içi yolları 2011 yılı Ağustos ayı itibariyle parke taşı ile kaplanmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbrahim hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleri İle Karaman Tarihi (Ermenek ve Mut Âbideleri), İstanbul 1967, s. 118, 119, 178; Alâaddin Aköz, XVI. Asırda Lârende Kazâsı Hakkında, Osmânlı Araştırmaları, İstanbul 1993, s. 112, 122, 128; Doğan Koçer, Karaman Temettü’ât Defterleri, Karaman 2007, c. 1, s. 53, 231, 237, 242; Mehmet Kurt, Eskiçağda Karaman, Ankara 2007, s. 38, 41, 63; Osman Gümüşçü, XVI. Yüzyıl Larende (Karaman) Kazası’nda Yerleşme ve Nüfus, Ankara 2001, s. 36, 60, 110, 141, 173, 180, 195, 215; Durmuş Ali Gülcan, Karaman Mahalle, Kasaba ve Köyleri Tarihçesi, Karaman 1989, s. 201-203; Alaattin Aköz, 323 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili 1897-1901 (R. 1312-1317), Konya 2012, s. 93,  117, 74; Alaattin Aköz, 319 Numaralı Karaman Şer’iyye Sicili 1905-1906 (R. 1320-1322), Konya 2012, s. 145, 159; Mehmet Kurt, Antik Çağda Karaman (Laranda) ve Yakın Çevresi, Tarihî Coğrafya-Yerleşimler-Kalıntılar-Buluntular, Konya 2011, s. 17, 20, 48, 84-86, 151, 152;Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları, Dahiliye Vekaleti, İstanbul 1928, s. 854; Mehmet Kurt, Karaman (Laranda) Çevresindeki Kaya Yerleşimleri, Konya 2012, s. 48-52; Mehmet Ali Kırboğa, Karaman ve Konya Civarı Hocaları Silinmeyen Simalar, İstanbul 2012, s. 216, 267, 268; Ahmet Talat Duru, Karaman’ın Yakın Tarihteki Kültürü ve Gelenekleri, Konya 1999, s. 36, 37, 59; Abdullah Uysal, Necati Alodalı, Musa Demirci, Dünü, Bugünüyle Karaman Kültür-Tarih-Coğrafya, Konya 1992, s. 148; Cengiz Topal, Karaman Kültür Envanteri, Karaman 2007, s. 78; Sapancalı Muallim H. Hüseyin Bey, Karaman Ahval-i İçtimâiyye Coğrafiyye ve Tarihiyyesi (1338 R./ 1341 H.), Yayınlayan: İbrahim Güler, Ankara 1993, s. 34; İçişleri Bakanlığı, İller İdaresi Genel Müdürlüğü, Köylerimiz (1 Mart 1968 gününe kadar), Ankara 1968, s. 242, 660; http://www.gulderekoyu.com erişim tarihi: 25.02.2016; http://karaman.gov.tr erişim tarihi: 05.03.2016; http://biruni.tuik.gov.tr erişim tarihi: 05.02.2016; http://www.e-icisleri.gov.tr erişim tarihi: 05.03.2016;http://sonuc.ysk.gov.tr erişim tarihi: 07.02.2016; http://karaman.meb.gov.tr erişim tarihi: 05.02.2016.

Uğur ERKAN.

2770 kez okundu

Yorumlar

     21/08/2017 10:39

Çok güzel bir tanıtım olmuş.Yapanların ellerine sağlık, okurken çok büyük keyif aldım.
KUDDUSİ KAYHAN